SON DAKİKA
Hava Durumu

Burada gemisini yürüten kaptan olmuyor!

İş yerinizi deniz üzerindeki bir tekne gibi hayal edin. Kaptan, mürettebat ve bir takım olarak çalışma becerisi... Teknede hayat, gerçek iş yaşamının izdüşümü...

Haber Giriş Tarihi: 17.04.2018 00:43
Haber Güncellenme Tarihi: 17.04.2018 00:43
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Burada gemisini yürüten kaptan olmuyor!

İş yerinizi deniz üzerindeki bir tekne gibi hayal edin. Kaptan, mürettebat ve bir takım olarak çalışma becerisi... Denizdeki koşulların tahmin edilemezliği, risk yönetimi ve sorumluluk... Tıpkı iş yaşamında olduğu gibi. Doğada yaşanılan maceraları, kurumsal alanda sahip olduğu tecrübelerle birleştirerek ekiplerin sınırlarını aşmalarını sağlayan bir yöntem var artık. Yelkenli Teknede Profesyonel Yöneticilik Programı... Bu eğitimle artık gemisini yürüten kaptan olmuyor. Ekip ruhunu, "biz" olabilmeyi sağlıyor, empati yeteneğini geliştiriyor, mütevazilik öğretiyor.

Röportaj: Rabia DENİZ, Fotoğraflar: Aykut GÜNGÖR

Bir işi başarmak için onun gerekliliklerini yerine getirerek, çaba göstererek amaca ulaşılabileceğini anlatıyor Cervantes... Kuru pantolonla balık tutulmaz diyor... İş ve sosyal yaşamda entelektüel yetenek yani IQ ne kadar önemli ve buz dağının görünen kısmıysa, duygusal zeka da suyun altında kalan kısmı olarak tanımlanıyor. Bireyin güçlü ilişkiler kurma, başarılı kariyer ve kişisel hedeflere ulaşmasında yardımcı olan duygusal zeka (EQ), stresi azaltmak için olumlu şekillerde duyguları yönetme, etkili iletişim, empati, zorlukların üstesinden gelme yeteneği sağlıyor.

Ve bu da en çok iş yaşamında karşımıza çıkıyor. Özellikle çok uluslu şirketler son zamanlarda çalışanlarının duygusal zekasını geliştirmeye yönelik liderlik, takım çalışması, risk ve zaman yönetimi eğitimleriyle başarıya ulaşmayı hedefliyor. Çoğu çalışana göre sıkıcı ve etkili bir çözüm sunmayan bu eğitimler artık outdoor tarzda yapılıyor. Yani doğada yaşanılan maceraları, kurumsal alanda sahip olduğu tecrübelerle birleştirerek ekiplerin sınırlarını aşmaları sağlanıyor. Bunların en ilgi çekicisiyse Yelkenli Teknede Profesyonel Yöneticilik Programı...

Eren Çep

Yönetim danışmanı ve yelken eğitmeni Eren Çep, yelkenli bir tekneyi yönetmekle şirketi yönetmeyi birbirine benzetiyor. "Teknede hayat, gerçek iş yaşamının bir izdüşümüdür. Her an, beklenmeyen bir değişiklik, farklı sorumluluklar ortaya çıkabilir" diyor. 1987 yılından bu yana yelkenli tekne ile uğraşıyor. Bursa Yelken Kulübü'nün kurucu üyelerinden biri olan Cep, 2008 yılından bu yana yetişkinlere yönelik yelken ve yatçılık eğitimi, yelkenli teknede ekip çalışması eğitimleri veriyor. Bugüne kadar kurumsal anlamda 50'nin üzerinde şirket ve 100'ün üzerinde yöneticiye yelken eğitimi verdi.

- Son yıllarda yapılan araştırmalar, IQ'nun hayattaki başarıya katkısının yüzde 10'dan fazla olmadığını gösteriyor. Peki bu duygusal zekanın günlük hayatımıza katkıları nedir?

Duygusal ve sosyal kapasitesi yüksek kişiler, yani, duygularını iyi bilen, onları kontrol edebilen, başkalarının duygularını anlayan ve bunları ustalıkla idare edebilenler, hayatlarının gerek özel gerekse mesleki alanlarında daha avantajlı bir konuma geçiyor. Duygusal zeka ve karar yeteneğini geliştirmek için, duyguları anlamak ve yönetmek gerekir.

EKİP RUHUNU, "BİZ" OLABİLMEYİ SAĞLIYOR

- Empati yeteneğini geliştiriyor yani bu tarz eğitimler... Peki, tekne ve denizin üzerinde olmakla bağı nedir?

Deniz zamansızlığın başladığı yer. Bizde saat yok, güneş var. Sonsuz bir özgürlük var, telaş yok. Deniz bir taraftan da kişinin kendi iç sesini duymasına sebep oluyor. Yelkenli tekne diğer outdoor eğitimlerin hiçbirine benzemiyor. Deniz çok farklı kanallar açıyor insanlara. İnsanların eksik taraflarının ne olduğunu, neleri geliştirmeye açık olduğunu görüyorsun. İnsanın kendi içine bakış mekanizmasını geliştiriyor. Kendi yeteneklerini ve eksikliklerini keşfetmiş bir insan da iş hayatında yer aldığında nerelere yatırım yapması gerektiğini, ne zaman geri çekilmesi gerektiğini bilen, kendini tanıyan insan oluyor. Tekne için direkt olarak iş dünyasının iz düşümü diyebiliyoruz. İçinde yaşamak için bile yaşam tarzınızı değiştirmelisiniz. Yelkenli teknede hayatı sürdürmek için bile bir kere ekip çalışmasına ihtiyacınız var. Yanaşırken, kalkarken, yelkeni açarken, tek başına yapabilecekleriniz sınırlı gerçekten de bir ekip çalışması sergilemeniz gerekiyor.

- Tekne, bu "ekip ruhu" dediğimiz kavramı ortaya çıkaran bir aracı konumunda ve bundan yola çıkarak kurumsal eğitimlere başladınız. Şirketler ve çalışanlar için ne sağlıyor bu eğitim?

Çalışma standartlarını yükseltmeye, farklılıkları dengelemeye, verimliliği, düzeni ve takım çalışması alışkanlığını artırmaya yönelik hazırlanmış bir eğitim bu. Bu görevleri algılamadaki değişkenler, değişen roller ve insan faktörü bir arada ve üstelik kısıtlı bir mekanda bulununca, ekip ekolojisine yansıyanlar da her an değişebiliyor. Yelkenli tekne de aynı bir ticari şirket gibi bölümlerden oluşuyor.

LİDER VE ÇALIŞAN, BİR BÜTÜNÜN PARÇALARI

- Ve bu ekip eğitimi aldığında ise artık gemisini yürüten kaptan olmuyor... Tekne batarsa sonuca herkes katlanır...

Eğer birimler uyum içerisinde çalışmazsa herkes kendi biriminde başarılı olsa bile tekne başarıyla ilerlemez. Bu yüzden program, yakın çalışma ilişkisi içinde olan kişileri deniz gibi değişik bir fiziksel ortamda bir araya getirerek hepsinin bir bütünün bölünemez parçaları olduğunu yaşayarak görmelerini sağlamak, gerçek iş hayatındaki rollerini oynarken hem kendilerinin hem de takım arkadaşlarının bu rolün önemini anlama ve hissetmelerine yardımcı olmayı amaçlıyor.

- Verdiğiniz bu eğitimler sonucunda başarıya ulaşmış bir örnek var mı?

Şu ana kadar en çok talep gösteren firmalar çok uluslu firmalar oldu. Örneğin, 12 farklı ülkede yapılanmış çok uluslu bir firmanın çalışanlarına iki günlük bir eğitim yaptık. Çalışmanın ardından kişi bazlı rapor çıkardık ortaya. Arkasından yönetim kurulu başkanına verdiğimiz raporda rotasyon önerisinde bulunduk. Yöneticilerin bir süreliğine yerlerini değişmelerini istedik. Rotasyon önerisini bu firma yerine getirdi. Rotasyondan sonra dünya üzerinde sıfır hatayla çalışan firma seçildiklerini söylediler. Empati yeteneği gelişti, birbirlerini tanıdılar ve ekip ruhunu yakaladılar.

EMPATİ VE ALÇAKGÖNÜLLÜLÜK ÖĞRENİYORLAR

- Lider denen bir kavram var... Hangi lider ekibini başarıya götürür?

Son iki yıla kadar yelkenli teknede yalnızca ekip çalışması veriyorduk. İki yıldır farklı bir kanal daha açtık. Liderlik ve risk, zaman yönetimini önümüze aldık. İlk kez kurum bazlı değil, lider bazlı yatırım yaptık. Zaten bir firmanın lideri konumundaki insanların belli başlı nitelikleri var. ama bir yetenek var ki, bu yalnızca kitap okuyarak yalnızca matematik zekanın üzerine inşa edilmeye çalışılarak gelecek bir şey değil. Alçakgönüllülük... Bunu öğreniyorlar. Yelkenli teknede kurumsal eğitim alan bir lider, empati yeteneği ve alçakgönüllülüğü öğreniyor. Öteki türlü lider olmuyorsunuz zaten. Yönetici oluyorsunuz.

- Eğitimler nasıl veriliyor?

Her şeyden önce temel yelkencilik eğitimi veriliyor. Karada olduğu kadar bir risk ortamındasınız. Tekneyi nasıl yürüteceğiniz, hangi materyalleri kullanacağınızı gösteriyoruz. Görev tanımlarını değiştirmiyoruz. Kurumun lideri kaptan pozisyonuna geçiyor örneğin. Burada aldıkları herhangi bir kararın nasıl sonuçlar doğurabileceğini kanıtlarıyla ortaya koyuyoruz. Denizde yaptığınız hareket artık yapmanız gereken bir hareket halinden çıkıyor, refleksiniz haline geliyor. Herkes işini doğru yaptığında bir takım ruhu çıkıyor ortaya. Bu da bir makinanın dişlileri gibi uyumlu çalışmayı gösteriyor.

- Yelkenli tekneyi kullanmak zor. Havayı okuyorsunuz aslında. İş yaşamında da böyle, gelecek riskleri önceden tahmin etmek gibi...

Öncelikle insanları denizle tanıştırıyoruz. Sırf denizi tanımaları bile verilen bu eğitimleri daha rahat algılamalarına neden oluyor. 80 yaşında bir denizciyle tanışsanız bile, size "her gün yeni bir şey öğreniyorum" diyecektir. Bundan gocunmaz, bunu bir özellik olarak ortaya koyar. Denizle tanışan bir insan, yönetici, lider adayı, bilginin zararı olmadığını, her şekilde bilgi almanın önemini fark ediyor. Denizde köşeli taş göremezsiniz. Denizdeki taşlar yuvarlaktır. O deniz o akıntı ve rüzgar, o taşı şekillendirir. Bunu insana uyarladığımızda insanın keskin köşelerinin alınmasını sağlıyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.