SON DAKİKA
Hava Durumu

Aman dikkat! Sınav stresi migrene yol açmasın

Migren yalnız büyükleri değil, sınavlara hazırlanan çocukları da tehdit ediyor. Orta öğretime geçiş ve üniversite sınavına hazırlanan çocukların en az yüzde 15'inde migren görülüyor.

Haber Giriş Tarihi: 17.03.2019 12:31
Haber Güncellenme Tarihi: 17.03.2019 12:31
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursaport.com
Aman dikkat! Sınav stresi migrene yol açmasın

Migren yalnız büyükleri değil, sınavlara hazırlanan çocukları da tehdit ediyor. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necdet Karlı, orta öğretime geçiş ve üniversite sınavına hazırlanan çocukların yüzde 15-16'sında migren görüldüğünü bildirerek, "Eğer çocuğunuz tekrarlayan şiddetli başağrılarından yakınıyor veya başağrısı atakları sırasında sosyal çevresinden uzaklaşıp okulla ilgili aktivitelerini yapamıyorsa, mutlaka bir hekime başvurun" diyor.

Prof. Dr. Necdet Karlı'nın migrenle ilgili merak edilen sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

- Migren çağımızın hastalığı haline geldi. Özellikle son yıllarda giderek daha çok kişi migrenden yakınıyor. Neden bu kadar arttı?

Aslında migren sıklığı son 10 yılda pek değişmedi. Ancak gerek internette, gerekse  yazılı ve görsel basında çıkan haberler, yazılar sayesinde migren farkındalığı arttı. Yani eskiden insanlar "Başağrısı işte" deyip geçer ve ağrı kesiciler ile kendi kendilerini tedavi etmeye çalışırken, şimdilerde migrenin hayatlarını ve yaşam kalitelerini nasıl etkilediğini görüyor. Güzel olan şu; migrenin kader olmadığını, ağrıların azaltılabildiğini veya tamamen ortadan kaldırılabildiğini de öğrendiler. Doktorlara başvurup doğru tanı almaya başladılar.

- Peki sıradan başağrısı ile migreni nasıl ayırt edebiliriz?

Migren başağrısının çok karakteristik özellikleri var aslında. Örneğin sıklıkla yarım başağrısı şeklinde gelişir. Yani başın sadece sağ veya sol tarafı ağrır. Ağrının karakteri zonklayıcı şekildedir. Hastalar sanki kalplerinin başlarının içinde  attığını ve şiddetli bir ağrı hissettiklerini söyler. Ağrı ile birlikte sıklıkla ışık ve sese karşı aşırı hassasiyet olur. Bazı hastalarda bulantı ve midede rahatsızlık hissi de olabilir. Bu özelliklerde başağrısı atakları olan hastanın yüksek olasılıkla migren başağrısı vardır.

- Başağrısı artık çocuklarda da sık sık görülmeye başlandı. Özellikle sınavlara hazırlanan çocuklarda. Onlar da migren hastası olabilirler mi?

Tabii ki olabilirler. Bizim geçtiğimiz yıllarda Bursa'da yaptığımız çalışmada, 12-17 yaş okul çağı çocuklarında başağrısı sıklığı yaklaşık yüzde 52 olarak ortaya çıktı. Yaş büyüdükçe başağrısı sıklığı da artıyor ve yüzde 60'a kadar ulaşıyor. Migren bizim gibi sınav yükü ve stresi fazla olan ülkelerde sınavla bağlantılı olarak belirgin şekilde artıyor.  Lise ve üniversiteye giriş sınavı yıllarında hem gerilim tipi hem de migren başağrılarında artış görülüyor.  Örneğin sınavdan bir önceki yıl migren sıklığı yüzde 12- 13 civarında iken, sınav yıllarında bu oran yüzde 15- 16'ya çıkıyor. İşin daha kötüsü, aileler ve öğretmenler başağrısını önemsemiyor. Hal böyle olunca, tanı ve tedavi şansı ortadan kalkıyor. Bu durum çocukların okul başarısını da etkiliyor. Yapılan çalışmalar migrenli çocukların uzun ve kısa vadede okul başarılarının düştüğünü gösteriyor. Migrenli çocukların yaşam kaliteleri, arkadaşları ve aileleri ile olan ilişkileri, akademik başarıları belirgin olarak olumsuz anlamda etkileniyor. Bu nedenle ben ailelere şunu tavsiye etmek istiyorum: Eğer çocuğunuz tekrarlayan şiddetli başağrılarından yakınıyor veya başağrısı atakları sırasında ortamdan kopuyor, sosyal çevresinden uzaklaşıyor ve okul ile ilgili aktiviteleri yapamıyorsa, migreni göz önünde bulundurarak, mutlaka bir hekime başvurun.

MİGREN EKONOMİYE DE DARBE VURUYOR

- Çok ilgi çekici bir araştırma bu. Peki başağrısı ile ilgili başka araştırmalar var mı? Migrenin tehdit ettiği başka yaş ya da meslek grupları söz konusu mu?

Bizim gerek Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı, gerekse de Türk Nöroloji Derneği Başağrısı Çalışma Grubu ile çeşitli grup ve mesleklere yönelik yaptığımız birçok çalışma mevcut. Bu çalışmaların hemen hepsi migrenin özellikle 20-40 yaş arası kadınlarda ciddi bir sağlık problemi olduğunu gösteriyor. Ayrıca migren gerek okul gerek iş yaşamında ciddi iş gücü ve verimlilik kaybına yol açıyor. Uludağ Üniversitesi olarak bizim işyerlerinde yaptığımız çalışmada migren hastalarının yılda 2 gün başağrısı nedeni ile işe gidemediklerini, yılda 18 gün ise migren ağrısı nedeni ile izin almasalar bile, işyerinde verimlerinin düştüğünü saptadık. Tedavi ile işe gidememe sayısı yılda ortalama 0.4 güne, verimlilik kaybı ise 5 güne düştü. Rakamlar hemen hemen bütün dünyada böyle. Zaten Dünya Sağlık Örgütü migreni tüm hastalıklar içerisinde en çok özürlülüğe yol açan 6. hastalık  olduğunu bildirdi. Düşünün, bunların içinde kanser, kalp hastalıkları ve daha bir çok hastalık varken migren altıncı sırada. Bu durum migrenin ne kadar ciddi bir tablo olduğunu tek başına gösteriyor aslında.

- Peki çocuklarda migren teşhisini nasıl koyuyorsunuz?

Migren teşhisi tamamen klinik bir durum. Yani hasta ile konuşmak ve muayene, tanı koymak için yeterli. Başka hiçbir incelemeye gerek yok. Çocuklarda migren tanısı 10 yaş ve üzerinde kolaylıkla konabiliyor. Zorluk 10 yaş altında, özellikle de kendini ifade etmede güçlük yaşayan 7-8 yaş altındaki çocuklarda. Ama bunun da pratik yolları var. Yeter ki, anne baba uyanık olsun ve tekrarlayan şiddetli başağrısı atakları olan çocuklarını hekime götürsün.

- Aşırı stresli dönemler sona erdikten, mesela sınavlar geçtikten sonra migrenin kalıcı olarak ortadan kalkması mümkün mü?

Hayır sıklıkla olmaz. Ancak migren atakları stres, üzüntü, sinirlenme gibi durumlarda tetiklenir, sıklığı ve şiddeti artar. Stresli durum veya bahsettiğim duygusal süreçler ortadan kalktığında, migren atak sayısı, şiddeti, süresi azalır. Dolayısıyla bir rahatlama olabilir. Veya bazen tamamen ortadan kalkar. Ancak hayatın herhangi bir döneminde benzer süreçlerle veya bazen hiçbir neden olmaksızın tekrar ortaya çıkabilir.

- Bugün migrenin kesin tedavisi var mı?

Ne yazık ki migrenin kesin tedavisi yok. Herhangi bir ilaç, ameliyat veya alternatif tıp yöntemi ile migreni tamamen ve sonsuza dek tedavi edemiyoruz. Ancak uyguladığımız çeşitli tedavilerle migreni hastalar için uzun bir süre sorun olmaktan çıkarabiliyoruz. Hastaların yüzde 70'ine yakınında migren ataklarını tamamen veya çok önemli ölçüde azaltabiliyoruz. Bunun için ilaç tedavileri, sinir blokajları, uygun hastalarda botulinum toksin uygulamalarını yapabiliyoruz. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Ağrı kesici ilaç kullanımı asla migren tedavisinde yer almaz. Tam tersine bir süre sonra belli bir miktarın üzerinde kullanılan ağrı kesiciler migrenin daha da kötü bir duruma gelmesine kronikleşmesine neden olur. Hatta ağrı kesicilerin kendisi bir süre sonra ağrının nedeni olur. Ve tedaviyi son derece güçleştirir. Bu nedenle migren ağrısı olan yetişkin veya çocukların mutlaka nöroloji hekimine başvurmasını öneririm.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.